İTİRAF VAR, HESAP VERMEK YOK
Antalya Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden ANET A.Ş.’deki milyonluk yolsuzluk skandalının ardından, yönetimin yaptığı çelişkili açıklamalar kamuoyunda büyük tepki topladı. Yöneticiler bir yandan kendi şirketlerinden belediyeye et alımı yaptıklarını adeta itiraf ederken, diğer yandan “hukuki haklarımızı kullanacağız” diyerek gözdağı vermesi tepkilere neden oldu.
LİDER GAZETE’NİN HABERİ DOKUNDU
Lider Gazete’nin “Büyükşehir Kıyım Kıyım”, “Belediye İştirakinde Kırmızı Et Kardeşliği” ve son olarak “Kıymanetwork” başlıklarıyla gündeme getirdiği yolsuzluk ve usulsüzlük skandalı, Antalya Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden ANET A.Ş.’de yaşanan milyonluk et alımlarıyla patlak verdi. Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Cengiz’in ailesine ait inşaat şirketinden, Genel Müdür Rüştü Peker’in ise kendi besicilik firmasından belediye kasasına milyonlarca liralık faturalar kesildiği ortaya çıkarken, skandalı gündeme taşıyan haberlere yanıt gecikmedi. ANET A.Ş. yönetimi, 30 Mayıs 2024’te göreve geldiklerini ve mali disiplini sağlamak için çalıştıklarını belirtirken, tartışmalı et alımlarını da açıklamak zorunda kaldı.
BABADAN MİRAS ET SATIŞI İTİRAFI
Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Cengiz ve ANET Genel Müdürü Rüştü Peker tarafından yapılan ortak açıklamada, Genel Müdür Rüştü Peker’in “babalık mirası” besicilik işi üzerinden belediyeye et satışının yapıldığı kabul edildi. Piyasada yaşanan arz sıkıntıları gerekçe gösterilerek, belediyeye bağlı kurumların hizmetinin aksamaması için bu alışverişin zorunlu olduğu savunuldu. Bununla birlikte, Peker’in sahibi olduğu Hacıoğlu Besicilik Ltd. Şti.’nden toplamda yaklaşık 1 milyon TL tutarında karkas et alımı yapılması ve Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Cengiz’in ailesine ait inşaat şirketinden 553 bin TL’lik dana kıyma faturası kesilmesi normal karşılandı.
KİMSEYE VEREMEYECEK HESAPLARI YOKMUŞ!
Skandal niteliğindeki ortak açıklamada, işlemlerin şirket içi yönetmeliklere, alım komisyonunun onayına ve yasal mevzuata uygun şekilde, resmi kayıtlarla yapıldığı vurgulandı. Kamu zararına yol açan bir uygulamaya izin verilmediği iddia edilse de, belgeler tam tersini gösterdi. Yönetim, ortaya çıkan haberler ve belgeler karşısında kendilerine yöneltilen eleştirileri “masa başında kurgulanan algı operasyonu” ve “iftira kampanyası” olarak nitelendirdi.
Skandalın belgelerle desteklenmiş gerçekliği ortadayken, “bizim kimseye veremeyecek hesabımız yoktur” iddiası inandırıcılıktan uzak bulundu.