Antalya’nın simgelerinden biri olan Kaleiçi, yaz sezonuna hazırlanırken sokakları yeniden hareketlenmeye başladı. Labirenti andıran dar sokaklarında yürüyen turistler, her adımda tarih ve modern hayatın iç içe geçtiği manzaralarla karşılaşıyor. Osmanlı’dan kalma konaklar, taş döşeli yollar, begonvillerle kaplı balkonlar ve el işi ürünler satan küçük dükkânlar Kaleiçi'ni özel kılıyor.

KALEİÇİ SADECE BİR GEZİ NOKTASI DEĞİL

Kaleiçi, sadece tarihi bir bölge değil; aynı zamanda insanların konaklayıp günlük hayatı deneyimlediği yaşayan bir alan. Tarihi evlerden dönüştürülen butik otellerde kalan ziyaretçiler, sabah Mermerli Plajı’nda denize giriyor, gün içinde ise Roma, Bizans ve Osmanlı izlerini taşıyan sokaklarda dolaşıyor.

Bölge aynı zamanda kültürel keşiflerin de merkezi. Restore edilmiş hamamlar, müzeye dönüştürülen tarihi yapılar ve sanat galerileriyle Kaleiçi, misafirlerine geçmişle bugünü aynı karede sunuyor.

YÜZLERCE YILLIK HİKÂYELER AYNI SOKAKTA

Fotoğraf makinesine gülümseyen mahalle sakinleri, ziyaretçilere sadece poz değil, samimiyet de sunuyor. Kaleiçi’nin sokaklarında yürüyen herkes, yüzyıllar önce bu taşlara basanların izini sürüyor.

Kaleiçi, turizmin vitrinlerinden biri olmaktan çok, Antalya’nın yaşayan belleği olmaya devam ediyor. Bu tarihi alanın korunması ve sürdürülebilir şekilde desteklenmesi, sadece şehir için değil, ülke turizmi için de büyük önem taşıyor.