Endokrinoloji ve metabolizma hastalıklarının ele alındığı,
ulusal çaptaki en büyük organizasyon olan, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma
Hastalıkları Kongresi'nin 45.’si, 17 - 21 Nisan 2024 tarihleri arasında Antalya
Belek'teki bir otelde düzenlendi.
TEMA KAPSAMINDA,
KONGRE SALONLARINA İSİM VERİLDİ
Kongrenin 2024 yılı teması, son yıllarda etkisini giderek
gösteren iklim değişikliğine dikkat çekmek amacıyla “Çevre ve İnsan” olarak
belirlendi. Kongreyi düzenleyen ve bu yıl kuruluşunun 60. yılını kutlayan
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD), “Başka Dünya Yok”
sloganıyla küresel ısınma, çevre kirliliği gibi faktörlerin ormanları, gölleri,
nehirleri ve endokrin sistemi olumsuz etkilediğini vurguladı. Bu nedenle;
kongrenin yapıldığı salonlara son yıllarda çevre sorunlarına maruz kalan
Gökova, Salda Gölü ve Kızılırmak’ın adı verildi.
ERKEKLERDE YÜZDE
78.7, KADINLARDA YÜZDE 80.4 ORANINDA LİPİD ANORMALLİĞİ GÖZLENDİ
Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısının açılışında
konuşan, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) Başkanı Prof. Dr.
Mustafa Cesur, 'Kardiyovasküler Risk Faktörü Olarak Dislipidemi' konusunda
bilgiler verdi.
Dislipideminin oluşumunu, total kolesterol yüksekliği, iyi
kolestrol, kötü kolestrol ve trigliserit yüksekliği olarak açıklayan Cesur, şu
ifadelere yer verdi:
"Lipidlerin yani kan yağlarının fazlalık veya
eksikliğine ya da işlevsel bozukluklarına dislipidemi denilmektedir. Total
kolesterol yüksekliği (Hiperkolesterolemi), halk arasında kötü kolesterol diye
bilinen LDL kolesterolün yüksekliği, yine halk arasında iyi kolesterol diye
bilinen HDL kolesterolün düşüklüğü ve trigliserit yüksekliği
(Hipertrigliseridemi) dislipideminin kapsamını oluşturur. Hiperkolesterolemi ve
Hipertrigliseridemi klinik uygulamada en önemli dislipidemilerdir. Lipid
bozuklukları bünyesel ve ailesel (genetik) yani primer olarak oluşabilir veya
herhangi bir hastalığa bağlı olarak yani sekonder gelişebilir. Obezite,
kontrolsüz diyabet, kronik alkol alımı, sedanter yaşam, hipotiroidi, nefrotik
sendrom gibi durumlar sekonder Dislipidemi durumlarını oluşturur. Ülkemizde
TEMD olarak bizim yaptığımız bir çalışmada erkeklerde yüzde 78.7, kadınlarda
yüzde 80.4 oranında en az bir lipid anormalliği olduğu tespit edilmiştir ve bu
oldukça yüksek bir orandır. Yüksek total kolesterol, LDL kolesterol ve
Trigliserid oranları yaşla birlikte artmaktadır ve en yüksek oran 45-65 yaş
aralığında görülmüştür."
KARDİYOVASKÜLER
ÖLÜMLERİN YÜZDE 40'INDAN DİSLİPİDEMİLER SORUMLU
Kardiyovasküler ölümlerin yüzde 40’ından dislipideminin
sorumlu olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Mustafa Cesur, riskli kişilerde tedavi
planlamasının önemine işaret etti. Cesur, "Dislipideminin önemine gelince;
orta-yüksek gelir düzeyindeki ülkelerde ölümlerin yüzde 40’ı Kardiyovasküler
Hastalıklara (KVH) bağlıdır. Kardiyovasküler ölümlerin de yüzde 40'ından
Dislipidemiler sorumludur. Hiperkolesterolemi kalp damarlarının etkilendiği
koroner arter hastalığı ve beyin damarlarının serebrovasküler hastalık başta
olmak üzere ateroskleroz yani damar sertliği ile yakından ilişkilidir. Plazma
total kolesterol ve LDL kolesterol düzeylerinin yüksekliği koroner arter
hastalığı ve kardiyovasküler nedenlere bağlı ölüm doğrudan ilişkili
bulunmuştur. Orta ve yüksek riskli hastalarda LDL-Koleterol düzeylerinin
düşürülmesi, kardiyovasküler olayları azaltır. Hipertrigliseridemi de özellikle
yağlı karaciğer ve pankreatit riskini artırdığı gibi yanı sıra ateroskleroz
oluşumuna da katkı sağlar. Dislipidemi ateroskleroz oluşumunda temel faktördür.
Çok yaygın görülür ve semptom vermeden seyredebilir. Aterosklerotik süreçte en
önemli rolü LDL kolesterolün oynadığı unutulmamalıdır. Riskli kişilerde tedavi
planlaması önemlidir" diye konuştu.
"ÜLKEMİZDE HER 3
KİŞİDEN BİRİ, YÜKSEK TANSİYON HASTASI"
Türkiye Endokrinoloji Ve Metabolizma Derneği Başkan
Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Kubat Üzüm, endokrin hipertansiyona değindi.
Hipertansiyonun, ciddi komplikasyonlara neden olabilen ve
toplumda yaygın olarak görülmesi nedeniyle önem verilmesi gereken bir sağlık
problemi olduğunun altını çizen Prof. Dr. Üzüm, şöyle konuştu: "Ülkemizde
yapılan çalışmalar yaklaşık her üç kişiden birinde yüksek tansiyon olduğunu
bize göstermiştir. Yaş ilerledikçe sıklığı daha da artmaktadır. Kontrolsüz
hipertansiyon; organ hasarlarına sebep olabilir. Görme kaybı, kalp damar
hastalıkları, kalp yetersizliği, inme, böbrek yetersizliği gibi önemli sağlık
sorunlarını da beraberinde getirmekte, hatta ölüme sebep olabilmektedir. Bu
sbeple de kontrol altında tutulması önemlidir. Tüm hipertansiyon hastalarının
yaklaşık %80-90’ının net bir tıbbi sebebi yoktur. Amacımız, hipertansiyonun
kontrolünü sağlamak."
ANNE KARNINDA PLASTİK
AJANA MARUZ KALAN BEBEK, CİDDİ SORUNLAR YAŞAYABİLİR
Türkiye Endokrinoloji Ve Metabolizma Derneği Genel Sekreteri
Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, endokrin bozucu ajanlar ve insan sağlığı
üzerindeki etkisini aktardı. Prof. Dr. Ertörer, endokrin bozucu ajanları,
endüstrileşmenin kaçınılmaz sonucu olarak yaşama dahil olan, üreme ve
gelişimsel süreçleri olumsuz etkileyen dış ajanlar olarak tanımladı. Ertörer,
"Endüstride kullanılan plastikler, polyester, epoksi reçine, teflon gibi
ajanlar, doğada bulunan ve gıdalarla alınan soya, DDT gibi tarımda kullanılan
bazı maddeler, kozmetiklerde ve deterjanlarda kullanılabilen fitalatlar
“Endokrin Bozucular”a örnek olarak gösterilebilir. Endüstriyel atıklarla besin
zincirine katıldıktan sonra çoğu doğada yüzyıllarca yok olmayan ve yayılan bu
maddeler, solunum yolu, cilt yolu, ağız yolu gibi yollardan organizmaya
girerler. Yağ dokuda birikerek, ağırlıkla östrojen duyargalarına bağlanır ve
etki ederler. Olumsuz etkilerinin ortaya çıkması için bazen on yıllar geçmesi
gerekebilir. Özellikle anne karnında ve/veya yaşamın ilk yıllarında bu
maddelere maruz kalmak, ilerleyen yaşlarda ciddi sorunlara yol açabilmektedir.
Kısırlık, tekrarlayan düşükler gibi olumsuz etkilerinin yanı sıra, düşük zeka,
dikkat eksikliği, bağışıklık sistemi sorunları, astım, diyabet, obezite, hormon
duyarlı kanserler (örneğin; meme ve prostat kanseri) gibi pek çok hastalığa
yatkınlık oluşturabilir" ifadelerine yer verdi.
Basın toplantısında; TEMD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr.
Mustafa Cesur, TEMD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Kubat Üzüm,
TEMD Genel Sekreteri Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, TEMD Yönetim Kurulu Üyeleri
Prof. Dr. İbrahim Şahin, Prof. Dr. Erman Çakal, Prof. Dr. Mine Adaş ve Prof.
Dr. Zeynep Cantürk kongrede öne çıkan bilimsel ve güncel konulardan; Diyabet ve
Komplikasyonları, Obezite Nedenleri, Osteoporoz Risk Faktörleri, Endokrin
Bozucular ve Sağlığımız, Kardiyovasküler Risk Faktörü Olarak Dislipidemi,
Endokrin Hipertansiyon, Tiroid Nodülleri gibi başlıklarda önemli bilgiler
aktardı.
İHA