Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı ile Türk
Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) arasında imzalanan Ağır Sınıf Taarruz
Helikopteri Projesi kapsamında geliştirilen ATAK-2 helikopteri ilk kez
görüntülendi.
Ağır Sınıf Taarruz Helikopteri Projesi Ürün Baş Mühendisi
Mehmet Yılmaz, 13 yıldır TUSAŞ'ta görev yaptığını ve şirketin yürüttüğü birçok
helikopter geliştirme ve modernizasyon projesinde sorumluluk üstlendiğini
söyledi.
"ÇOK HIZLI BİR
TASARIM SÜRECİ GEÇİRDİK"
ATAK-2 Projesi'nin 2019 yılında imzalandığına ve daha önce
faaliyetler olsa da nisan ayı itibarıyla resmi olarak çalışmaya başladıklarına
işaret eden Yılmaz, "Çok hızlı bir geliştirme süreci yaşadık. Çok hızlı
bir tasarım süreci geçirdik. Bundan yaklaşık 2 yıl önce erken uçuş kararı
alındı. Biz de erken uçuş kararına yönelik çalışmalarımızı başlattık ve
hızlandırdık. Yaklaşık bir senedir parça üretimi ve ekipman tedariki
gerçekleştiriyoruz. Son 3-4 aydır helikopterimizin gövde montajı ve nihai
montaj işlemlerini gerçekleştirdik" dedi.
"İKİ MOTORUMUZU
DA AYRI AYRI ÇALIŞTIRDIK"
Bütün ekibin çok yoğun ve ciddi bir çaba sarf ettiğini ve
çok özverili bir çalışma gerçekleştirildiğini vurgulayan Yılmaz, şu ifadeleri
kullandı:
"Gece gündüz ilgili bütün arkadaşlar sistemlerine sahip
çıktılar. Helikopterin üzerinden ayrılmadılar. Sabah akşam test yaptılar.
Montaj faaliyetlerine destek verdiler. Aynı zamanda montaj ekibimiz, üretim
planlama kontrol ekibimiz, üretim mühendisliği ekibimiz çok ciddi destekte
bulundu. Ekip olarak gerçekten çok özverili ve yoğun bir çalışmayla
helikopterimizi bu kadar kısa sürede hazır hale getirdik. Şu anda bizim
bildiğimiz kadarıyla böyle bir örnek dünyada da yok. Çok hızlı şekilde bu
kararın verilmesi, tasarımın nihayetlendirilmesi, bu tasarımdan ürüne
geçilmesi, ürünün toparlanması ve test aşamasına getirilmesi anlamında çok
hızlı şekilde ilerledik. Dün (23 Nisan) itibarıyla iki motorumuzu da ayrı ayrı
çalıştırdık. Arkadaşlarımız bir sonraki motor çalıştırma için son
hazırlıklarımızı yapıyorlar. Bazı ölçüm ve ayarlama faaliyetlerimiz var. Bakım
faaliyetlerimiz var. Bunları gerçekleştiriyorlar. Bunları gerçekleştirdikten
sonra da motor çalışma faaliyetlerimize de devam edeceğiz."
UÇUŞTA
KARŞILAŞMAYACAĞI ZORLUKLARA MARUZ BIRAKILIYOR
Helikopterin yer aldığı 993 numaralı binanın öncelikle
GÖKBEY helikopteri için tasarlandığını ve sonraki helikopterler için de
kullanılacağı düşünülerek büyük tasarlandığını anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:
"Burası özellikle zorlu testleri yaptığımız bir
binamız. Helikopteri tamamen yere bağlıyoruz. Uçuşta dahi helikopterin görmeyeceği
zorluktaki testleri, burada yere bağlı halde yapıyoruz. Helikopteri tamamen
yere bağlayıp önce motor çalıştırmalar, rezonans testleri daha sonra yük
testlerimizle helikopterimizin tüm sistemlerini, yapısalını, transmisyonunu,
rotorunu, motor entegrasyonunu, aviyonik ve elektrik sistem entegrasyonunu
tamamen burada doğrulayıp, 'Bu aşamadan sonra evet helikopter uçuş için
güvenli' diyoruz ve uçuşa veriyoruz. Bu binanın amacı da bu. Yukarıda bir
izleme odamız var.
Helikopterimiz ciddi şekilde enstrümante. Üzerinde 600
civarında sensör var. Aynı zamanda sayısal hatlardan da veri alıyoruz. Bunlarla
beraber yaklaşık olarak 10-15 bin civarında verimiz var. Bunlar canlı olarak
yukarıdaki kontrol odamıza iletiliyor. Bütün testlerde gerçek zamanlı olarak
tasarım ekiplerimiz bu verileri inceliyor, herhangi bir sorun olması durumunda,
bir anomali tespit edilmesi durumunda teste doğrudan müdahale edebiliyorlar.
Bütün testi de bu binada kontrol odasından yönetiyor arkadaşlar."
MOTOR TESTLERİNİN
ARDINDAN İLK UÇUŞU YAPACAK
Projenin geldiği noktada, planladıkları motor testleri
bulunduğunu ve öncelikli olarak bunları tamamlayacaklarını dile getiren Yılmaz,
şunları kaydetti:
"Tamamladıktan sonra bir taksi testimiz var.
Helikopteri 'runway'de test ediyoruz. Telemetriyi, uzak haberleşme kısmını
doğruluyoruz. Ondan sonra da uçuşa hazır hale geliyor helikopter. Bir sonraki
adımda ilk uçuşumuzu gerçekleştiriyoruz. İlk uçuşumuz nispeten basit bir uçuş
oluyor. İlk kez kullanacak pilotlarımızın da alışması gerekiyor. Simülatörde bu
testleri sanal ortamda yapıyoruz ama gerçek anlamda ilk defa uçuruyorlar.
O yüzden daha basit testlerle başlıyoruz. Helikopterimizi
kaldırıp basit manevralar yaptırıyoruz ama sonrasında üzerine koya koya, ekleye
ekleye gidiyoruz. Bu aşamadan sonra bir sonraki prototip için yapacağımız
geliştirme ve iyileştirme faaliyetlerimiz var. Bunları gerçekleştirerek birden
fazla prototip üreteceğiz. Burada da paralel halde testlerimizi
gerçekleştirerek helikopterimizin kalifikasyon sürecini yürüteceğiz. Bu aşamadan
sonra aslında helikopteri kalifiye etmeye yönelik prototip tasarım, üretim,
geliştirme ve kalifikasyon faaliyetleri yürüteceğiz."
İLK UÇUŞ İÇİN GERİ
SAYIM
İlk uçuşun testleri süren ATAK-2 platformu ile
gerçekleştirileceğini belirten Mehmet Yılmaz, "Bu helikopterle yerde
yaklaşık 15 saat motor çalıştırma hedefimiz var. Bundan sonra uçuşa hazır
olacak. Şu an için bir aksaklık görünmüyor. Bakım, ölçüm faaliyetlerimizi
gerçekleştiriyoruz. Eğer bir aksaklık çıkmazsa bu bir hafta içerisinde aslında
uçuşa da gitmeyi hedefliyoruz. Aksaklık çıkarsa onu değerlendiririz ama çok
uzak olmayan bir tarihte ATAK-2'nin uçabileceğini söyleyebilirim. İşler yolunda
giderse daha hızlı ilerleriz ama işlerde bir aksaklık çıkarsa da
çözemeyeceğimiz bir şey yok. Daha önce de başımıza geldi, yaptık bunları.
Ekibimiz de çok tecrübeli. Olası sorunları aşa aşa gidip kesinlikle uçacağız"
dedi.
1000-1500 PERSONELİN
KATKISIYLA OLUŞTU
Mehmet Yılmaz, ATAK-2'ye eli değen veya bir şekilde proje
için çalışan personel sayısının 1000-1500 civarında olduğunu söyledi.
Projede çok ciddi bir emek bulunduğuna dikkati çeken Yılmaz,
şu değerlendirmelerde bulundu:
"Tasarım ekibinden program yönetimine, üretim
planlamasından üretim mühendisliğine, teknisyenlerimize kadar herkesin çok
ciddi emeği var. Burada yaklaşık 500 kişilik tasarım ekibimiz var. Hepsi
konularında uzmanlaşmış ekipler, gövde tasarımını bir ekibimiz yapıyor.
Transmisyon, çok özel bir ünite zaten, helikopterin gücünü kontrol ettiğimiz
yer. Orayı bir ekibimiz yapıyor. Rotor tarafındaki tasarımı bir ekibimiz
yapıyor. Motor entegrasyonu için ayrı bir ekibimiz var. İniş takımını kendimiz
tasarladık, burada ürettirdik. Alt sistemlerimizin birçoğu yerli,
yerlileştiriyoruz, yerli alt yüklenicilerle çalışıyoruz.
Yakıt sistemimizi yerli bir alt yüklenicimize tasarlattık,
ürettik, test ettik, taktık. İniş takımımıza benzer şekilde transmisyonumuzu
kendimiz tasarlıyoruz, üretiyoruz. Rotorumuzu kendimiz tasarlıyoruz,
üretiyoruz. Pallerimiz mesela çok özel bir teknolojidir. ATAK'la beraber
başladığımız, GÖKBEY'le üzerine koyduğumuz ATAK-2 ile de son noktasına
geldiğimiz ciddi bir teknoloji. Bunu da kendimiz tasarlayıp, üretiyoruz. Yani
tamamen bu ürün bizim diyebiliriz.
Burada tasarımcısından planlamacısına, üretimine,
teknisyenine kadar çok ciddi bir emek var. Özellikle son dönemde bu emeği
helikopter üzerinde çok rahat görebilirsiniz. 24 saat, 3 vardiya esasına göre
çalıştı arkadaşlar. Gece gündüz burada neredeyse yemeden, içmeden, uyumadan da
diyebilirim. Bazen öğünlerini bile atlayarak çok ciddi efor sarf ettiler. Çok
özverili çalışarak ürünü bu hale hep beraber getirdik."
GELİŞMİŞ ELEKTRONİK
HARP VE SİLAH SİSTEMLERİYLE DONATILACAK
Helikopterin özelliklerine ilişkin de bilgiler veren Yılmaz,
ATAK-2, taarruz helikopteri olduğu için, taşıyabileceği faydalı yük ve manevra
kabiliyetinin önem taşıdığını, bunun için de güçlü motorlara sahip olması
gerektiğini ifade etti.
Helikopterin 2500 beygir gücündeki motorlara sahip olduğuna
işaret eden Yılmaz, helikopterin maksimum kalkış ağırlığının 11,5 ton olduğunu
bildirdi.
Yılmaz, şu bilgileri verdi:
"Sınıfında üst seviyede bir helikopter. 1,5 ton faydalı
yük taşıyabiliyor. Bu çok ciddi bir avantaj. Ön tarafımızda 30 milimetre
topumuz var. Onun üzerinde kameramız var. Kamerayla görüp tespit edecek
pilotlarımız. ATAK'tan aşina olduğumuz Avcı kaskı ile tespit ve hedefleme yapıp
30 milimetre topla vurabilecekler. Kanat istasyonlarımız ATAK'la veya benzer
helikopterlerle kıyasladığımızda 2'den 3 istasyona çıkardık. 3'er istasyondan 6
istasyonumuz var yani 6 ayrı mühimmat lançerini taşıyabileceğiz. Çok yakın bir
şekilde Roketsan'la çalışıyoruz. Yerli mühimmatlarımızı entegre edeceğiz.
ATAK'a ilave olarak bazı mühimmatlarımız da olacak burada.
Hava-hava füzesi entegrasyonunu da yapacağız. O anlamda çok ciddi bir kabiliyet
kazandırmış olacağız. Helikopterimizin hedeflediğimiz hızı 175 knot. Bu çok
yüksek bir hız. Pilotlarımız manevra, hız kabiliyeti anlamında bunları talep
ettiler, biz de ona uygun bir ürün tasarladık. Şu anda bu helikopter 175 knot
hızda, ciddi manevralar, kaçış ve dalış manevraları yapabilecek şekilde
tasarlanan bir helikopter. Aynı şekilde aviyonikler, elektronik harp tarafında
ülkemizde geliştirilen yerli ve milli tüm ekipmanları bu helikopterle
takacağız. Helikopterimizin komple elektronik harp süiti olacak.
Burada füze ikaz sensöründen DIRCM'ına kadar tüm ekipmanlar
RF jammera kadar tüm ekipmanlar entegre edilecek. Tamamen kendini koruma
kabiliyetine, çok gelişmiş özelliklere sahip bir elektronik harp süiti, silah
özellikleri, aviyonik suiti, haberleşme ve kabiliyetleri olacak. Bu
helikopterin geliştirilmesinde desteği, emeği olan herkese çok teşekkür ediyoruz.
Bu işi birlikte yaptık, birlikte başardık. Bundan sonra da üzerine koya koya
devam edeceğiz. Helikopterimizi kalifiye edip kuvvetlerimizin kullanımına
sunacağız."
AA