Ormanlarıyla ünlü Antalya’nın Akseki ilçesinin, çam kozalakları pekmez ve reçel olarak değerlendiriliyor. Çam ağaçlarından toplanıp küçükleri reçel, büyükleri pekmez yapılan kozalakların pekmezinin kilogramı 75 ile 100 TL arasında alıcı buluyor. Türkiye'nin birçok yerinden sipariş alan çam kozalağı pekmezi, uzun süren ve meşakkatli bir üretim sürecinin ardından sofralarda yerini alıyor.
Toroslardan toplanan kızılçam ve karaçam kozalaklarının büyüklerinden pekmez, küçüklerinden ise reçel yapılıyor. Reçel yapılacak kozalaklar için küçükler ayrılıyor ve ikiyi bölünüyor. İçine şeker konulan kozalaklar kazanlarda kaynamaya bırakılıyor. Pekmez yapılacak kozalaklar için ise büyükler kullanılıyor. İkiye bölünmeden tek parça halinde kaynatılan pekmez kozalaklarının, kaynama bitiminde suyu süzülüyor. Çok olmamak kaydı ile doğal aromasında şeker olmayan kozalaklar üzerine bir miktar şeker ilave ediliyor. Tekrar kazanlara konulup odun ateşinde yeniden kaynamaya bırakılan kozalaklar yeniden süzgeçten geçiyor. Suyunu alıp tekrar kazanlara koyulan kozalakların suyunun kaynaması pekmez kıvamına gelinceye kadar devam ediyor. Bu süreç yaklaşık 7-8 saat devam ediyor.
Akseki ilçesinde çam kozalağından reçel ve pekmez üreticisi Fatma Kara, ailesi ile reçel ve pekmez üretimi yaptıklarını söyledi. Toros dağlarının zengin ormanlara sahip olduğunu belirten 48 yaşındaki Kara, "Akseki’nin ormanları oldukça meşhurdur. Bu saf ve temiz ormanlarda, bol oksijenin olduğu herkes tarafından biliniyor. Biz de kozalakları yeşilken toplayıp büyük kozalaklardan pekmez ve küçük kozalaklardan ise reçel yapıyoruz" dedi.
Kendilerinin sürekli müşterileri olduğunu ve her yıl kendilerinden sipariş aldıklarını söyleyen Kara, “Her yıl yaptığımız için müşterilerimiz sürekli sormaktadırlar. Kilosunu 75-100 arası satıyoruz. Kanser, mide, bronşit gibi hastalıklara şifa olduğunu biliyoruz. Bu pekmezi herkes tüketebilir” ifadelerini kullandı.
İHA
Tarım ve Orman Bakanlığı Tayvan'a nitrofuranlı yumurta gönderildiği iddialarını araştırmak üzere inceleme başlatıldığı açıkladı.
Antalya’da 20 dönüm örtü altı alanda yıllık 50 bin paket tohum üretimi yapan Ziraat Yüksek Mühendisi Ali Uzun, 7 türde 50 çeşit tohumu 16 ülkeye ihraç ediyor. Uzun, “Antalya’da ilerleyen yıllarda seralarda belki de yemek için domates üretilmeyecek. Tamamen tohumluk üretilecek. Çünkü biz tohumluk ürettiğimiz zaman birim alandan 10 katı daha fazla kazanabiliriz. Bunu bugün günümüzde Hindistan başarmış durumda. Sektörümüze teşvik alabilirsek hem istihdama katkıda bulunuruz hem de ülkemizin ihracatına katkıda bulunuruz” dedi.
Antalya’nın Serik ilçesinde sabahın erken saatlerinde seraya giren kadınların mavi yemiş (blueberry) mesaisi başladı. Saksılardan tek tek toplanan mavi yemişlerin 125 gramı 45 liradan alıcı buluyor.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun Gıda ve Yemler İçin Hızlı Alarm Sistemi (RASFF) portalında, 2022 yılında Türkiye kaynaklı tarım zehri bildirimi sayısının, 311’i pestisit olmak üzere 518 olduğu kaydedildi. Bildirim yapılan ürünlerdeki pestisitler arasında, Türkiye’de kullanımı yasaklanmış iki etken madde olduğu da kaydedildi.
Yıllık ortalama 4 milyon dolarlık karpuz ihracatının yapıldığı Antalya’da, daha erken dönemde ürün elde etmek amacıyla seralarda karpuz ekimi yaygınlaşıyor.
Antalya’nın Elmalı ilçesinde örtü altı sera domates dikimi başladı.
Antalya’nın Alanya ilçesinde, bu yıl yaklaşık 3 bin ton rekolte beklenilen yenidünya meyvesinin hasadına havaların sıcak gitmesi dolayısıyla erken başlandı.
Hatay’ın Defne ilçesinde depremzede üretici, hasat zamanı gelmiş tarladaki ürünleri için çağrı yaptı. Depremden sonra bölgeye alıcı gelmediğini belirten çiftçi Süleyman Bilgin, “Ürünlerimizin çürümesini, tarlada kalmasını istemiyoruz” dedi.
Antalya'nın Akseki ilçesinde, sedir ve ladin gibi ağaçların dibinden toplanan kuzugöbeği mantarının kilogramı 300 ila 400 liradan satılıyor.
Önümüzdeki günlerde yaşanması beklenen zirai don riskine karşı tarım üreticilerinin tedbirli olması önerildi. Tarımsal don karşısında çiçek açan meyveler büyük risk taşıyor.
