Temmuz ayının ilk pazar gününden, keyifli ve mutlu bir gün geçirmeniz dileğiyle sanatla dopdolu köşemize hoş geldiniz.
06.07.2025 - 00:51
YAYINLANMA06.07.2025 - 00:51
GÜNCELLEMEOkulların kapanmasıyla birlikte milyonlarca öğrencimiz yaz tatiline girerken, aynı zamanda yaz kurslarının da heyecanı başladı. Geçtiğimiz haftalarda katıldığım Kültür Anaokulu’nun mezuniyet töreninde sergilenen muhteşem sahne performansı beni derinden etkiledi. Çünkü çocuklukta keşfedilen her yetenek, insanın ömrüne armağan edilmiş bir hediyedir. Mezuniyet sonrası, Okul Müdürü Sayın Fatma Süter’i tebrik ettim ve o etkileyici performansları sergileyen öğrencilerle tanışmak istediğimi dile getirdim. Ve işte o gün bugün! "Lider Gazete ile Hayatın İçinden" sayfası için, yetenekleriyle parlayan minik sanatçılarla, Kültür Anaokulu çatısı altında bir araya geldik.
KEŞFEDİLEN YETENEKLERE PROFESYONEL DESTEK
Çocuklarımız, yeteneklerini henüz 7 yaşından itibaren keşfetmeye başlamış. Ailelerinin desteği ve değerli Fatma Süter’in gözlem gücüyle, sanatsal yönleri fark edilmiş ve profesyonel bir rehberlikle desteklenmişler. Sanata gönül veren o minik yüreklerle tanıştığımda, gözlerindeki heyecana ve ışığa tanıklık etmek benim için tarifsiz bir mutluluktu.
Şimdi izninizle, sevgili öğrencilerimizi siz kıymetli Lider Gazete okuyucularıyla tanıştırmak isterim. Anka Kara, Özgür Erdem Yüksel, Cemre Yıldız, Efe Ongun, Mert Aksu… Her biriyle ayrı ayrı sohbet ettim. Hepsine aynı soruyu sordum: “Yeteneğini kim keşfetti? Bir enstrüman çalmak senin için ne ifade ediyor?” Aldığım cevaplar ortak bir gerçeği ortaya koydu. “Her şey evde başlamış ve ardından onları anlayan, yönlendiren öğretmenlerinin dikkatli gözleri sayesinde şekillenmiş.”
MÜZİK SANATINI SADECE PARMAKLARIYLA DEĞİL, SEVGİLERİYLE YAŞATIYORLAR
Kimi gitar, kimi piyano, kimi ise keman çalıyor. Hayata notalarla tutunan bu çocuklar, melodilerle kurdukları bağ sayesinde insanı hayran bırakıyor. Müziğe duydukları tutku, öğretmenleri Fatma Süter’in profesyonel yönlendirmesiyle birleşince, özgüvenleri de yükselmiş. Çalmak istedikleri enstrümanları kendileri belirliyorlar. Hatta, içselleştirmedikleri hiçbir eseri çalmayacaklarını açıkça ifade ediyorlar. "Sanatı sadece parmaklarımızla değil; sevgimizle, ruhumuzla yaşatıyoruz" diyorlar.
Disiplinli ve istikrarlı çalışmalarla ilerleyen yıllarda çok daha büyük başarılara ulaşacaklarına dair inançları tam. Her biriyle ayrı ayrı gurur duydum. Ve şimdi sıra, sevgili Anka, Özgür Erdem, Cemre, Efe ve Mert’in, öğretmenleri Fatma Süter ile birlikte, içlerinden gelen parçaları bizler için seslendirdikleri o özel ana geliyor...
HAYATIN İÇİNDEN’E ÖZEL MİNİ KONSER
Konser, "Parla 100. Yıl Marşı" ile başladı. Ardından gelen enerjik ve teknik açıdan zor eserler, büyük bir ustalıkla çalındı. Minik parmaklardan çıkan melodileri alkışlamamak mümkün değildi. Sanat yolculuklarında bu çocuklara eşlik edebilmek, benim için büyük bir onur... Konser vermek istiyorlar, bunun için daha çok çalışmaları gerektiğini de biliyorlar. En büyük motivasyon kaynaklarıysa, çaldıkları eserlerin ardından aldıkları o içten alkışlar. Sanatın içinde büyüyen bu çocukların, kendi ritimleriyle hayata imzalarını atacaklarına yürekten inanıyorum. Sanatla var olun, eserlerinizle bu hayata sizden değerler katın!
VE GELİYORUZ O EMEK DOLU YÜREĞE
Bu parlayan yetenekleri sevgiyle, ilgiyle, sabırla ve profesyonel bir anlayışla destekleyen kıymetli öğretmenleri Fatma Süter’e mikrofonu uzatıyoruz: “Fatma Hocam, öğrencilerinizin ellerinde enstrüman, kalplerinde kocaman bir sanat aşkı var. Bunun için neler söylemek istersiniz?”
Fatma Süter, bu soruya içtenlikle şöyle cevap veriyor:
“Eylül Hanım, öncelikle okulumuza hoş geldiniz. Öğrencilerimle gerçekleştirdiğiniz bu söyleşi onlar için çok kıymetli. Belki şu an geleceğin bir sanatçısıyla aynı ortamdayız, kim bilir? Ama benim için asıl önemli olan, sanatı bu yaşta yüreklerinde taşıyan çocuklarımızın sayısının artması. Her biriyle sohbet ettiniz, eserlerini coşkuyla dinlediniz. Bunun için size ayrıca teşekkür ederim.
SÜTER'İN NOTALARLA YETİŞTİRDİĞİ NESİL
6 yaşından itibaren yeteneklerini keşfeden çocuklarla birlikte sanat yolunda yürümek, benim için altın değerinde. Her çocuk bir cevher. Ailelerin desteğiyle uzun zamandır birlikte çalıştığımız öğrencilerimiz var. Ben bir eğitimci ve sanata aşık bir kadın olarak, sanatın her dalında var olmak istiyorum. Müzik, resim, tiyatro, drama, kitap... Aklınıza ne gelirse, ben oradayım. Ama sadece ben yetmem, çocuklarımız da bu yolculukta yer almalı. Bu sadece geçici bir yaz anısı değil; onların hayatında yer edecek, kariyerlerine yön verecek bir yolculuk olsun istiyorum.
SANATIN KALBİ MİNİK ELLERDE ATIYOR
Bazen yoruluyorlar, hissediyorum. Ama o yorgunluklarını da notalarla atıyorlar. Bu bir tür terapi aslında. İnanıyorum ki bazı sabahlar çocuklarımız notaların sesiyle uyanıyor. Güne, kuş cıvıltısıyla başlar gibi umutla ‘merhaba’ diyorlar. En iyi ben bilirim; müzik böyle bir şey… Onları sahnede görmek, sevdiklerine bir eser çaldıklarını izlemek, çaldıkları eserlere eşlik ettiklerini duymak... Bana her defasında ‘İyi ki öğretmenim, iyi ki sanatın içindeyim’ dedirtiyor.
Bugün burada olan ve olmayan tüm öğrencilerime başarılar diliyorum. Her zaman yanlarında olacağım. Ve elbette özel bir teşekkür de, pırlanta gibi çocuklarımızın kıymetli ailelerine... Eğer onlar bu yolda çocuklarına inanmasalardı, biz bugün burada olmazdık. Çocuklarının yeteneklerini küçümsemeyen, hayallerine ortak olan tüm velilerimize gönülden teşekkür ediyorum.”
BİR CEVAP YAZ
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir