Bu yazımda Türkiye’nin küreselleşme aşamasının hangi evresinde olduğundan biraz bahsedeceğim.
Neden diye sorarsanız, küreselleşme aslında 2. Dünya
Savaşı’nda sonra devletlerin muhtaç olduğu bir olgudur.
Özellikle 1980’lerden sonra dünyanın içerisinde bulunduğu
ortam, siyasal yapılar ve ekonomi politikalar küreselleşmeyi devletler için
zorunlu kılmıştır.
***
Önce küreselleşmenin bir tanımına bakalım hep beraber.
En basit anlamda küreselleşme; dünyanın farklı bölgelerinde
yaşayan insan, toplum ve devletlerarasındaki iletişim ve etkileşim derecesinin
“karşılıklı bağımlılık” kavramı çerçevesinde giderek artması olarak
tanımlanabilir.
Küreselleşme bana göre ise en temel haliyle mesafelerin
ortan kalkmasıdır.
***
Teknolojinin gelişmesi ve iletişim ağlarının
kuvvetlenmesiyle dünya küreselleşme yolunda önemli bir yol kat etmiştir.
Küreselleşmenin ortaya çıkışı ise aslında 3 temel faktöre
dayanmaktadır:
Teknolojik faktörler, ideolojik faktörler ve ekonomik
faktörler.
Küreselleşme bazı çevreler tarafından olumsuz bir olgu
olarak görünse de çağımızın getirdiği bir zorunluluk olarak karşımıza çıktığı
kaçınılmazdır.
***
Peki, Türkiye küreselleşmenin neresindedir?
Türkiye’de küreselleşme aslında batılılaşma kavramıyla
eşdeğer tutuluyor.
Bakış açısına göre değişir ama bence bu iki kavram
birbirinden çok farklı kavramlardır.
Türkiye’de küreselleşme kavramı tam olarak Anavatan
Partisi’nden 1983-1989 yılları arasında başbakanlık, 1989-1993 yılları arasında
cumhurbaşkanlığı yapan Turgut Özal'ın neo-liberal ideolojiyi benimsemesiyle
gelişmiştir.
Dünyanın içerisinde bulunduğu süreç ve Türkiye’nin
ihtiyaçları doğrultusunda neo-liberal ideolojiyi benimseyen Özal’ın bu
görüşüyle ülkemiz küreselleşmenin tam ortasında bulmuştur kendisini…
Baktığımız zaman ‘neo-liberalizm’ bir diğer anlamıyla ‘yeni
sağ’ demektir.
Yani sağ ideolojisinin ekonomi politikaları dünyada
küreselleşme kavramının gelişmesine olanak sağlamıştır.
Türkiye’de ise Özal döneminden sonra her ne kadar Bülent
Ecevit’le birlikte sol iktidar görsek de neo-liberalleşme ülkenin bugünkü
ideolojik zeminini belirlemiştir.
Günümüz Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti
iktidarının da izlediği ekonomi politikalarda görüldüğü üzere neo-liberalizm
ideolojisini benimsediği aşikardır.
***
Küreselleşme konusu o kadar derin bir konu ki bir çırpıda bu
konuyu ele almak asla mümkün değil…
Ama genel hatlarıyla ülkemizin küreselleşme haritasını
sizlere çıkardım.
Geçmişte böyleydi şimdi de böyle ama gelecekte böyle mi olur
bilinmez.
Türkiye’de yaşanabilecek bir iktidar değişikliği ile mevcut
ekonomi politikalar terkedilip devletçilik geleneği tekrardan izlenir mi
bilinmez.
Şahsi görüşüm dünyanın da içerisinde bulunduğu yeni dünya
düzeninde küreselleşmenin yerini başka bir olguya bırakabileceğini
düşünmüyorum.
Bu doğrultuda ise Türkiye’nin de neo-liberal ideolojik
zemininin değişeceğini hiç zannetmiyorum.
En azından yakın dönemde böyle keskin bir değişimin
yaşanabileceğine inanmıyorum.
© Copyright © 2022 Lider Gazete, Sitemizde bulunan yazı, video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz