Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İsrail ile ticaret başta olmak üzere tüm ilişkilerimizi kestik, kesiyoruz. 54 ürün grubunda İsrail’e ihracat kısıtlaması uygulayan tek ülke yine Türkiye’dir” dedi.
26.04.2024 - 09:00
YAYINLANMA17.05.2025 - 02:47
GÜNCELLEMECumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Parlamenterler Arası Kudüs
Platformu 5. Konferansı'nda konuştu.
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;
Kalbi Kudüs ve Filistin için atan siz kıymetli
parlamenterleri ülkemizde ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Medeniyet, tarih ve kültür şehri güzel İstanbul'umuza hepiniz hoşgeldiniz.
Parlamenterler Arası Kudüs Platformu 5. Konferansı'nın hayırlara vesile
olmasını rabbimden niyaz ediyorum. Buradan sizlerin vasıtasıyla Afrika'dan
Asya'ya, Amerika'dan Avrupa'ya kadar dünyanın dört bir yanındaki bütün Kudüs
sevdalılarına selamlarımı sevgilerimi gönderiyorum. Sizlerin şahsında Filistin
davasını kendi meselesi görüp destek veren Kudüs'e ve Filistin'e sahip çıkan
tüm parlamenterlere teşekkür ediyorum. Üç gün boyunca gerçekleştireceğiniz
istişarelerin, temas ve ziyaretlerin başarılı geçmesini temenni ediyorum.
Parlamenterler Arası Kudüs Platformu'nun kuruluşundan bu
yana geçen sürede önemli bir boşluğu doldurduğunu memnuniyetle müşahede ettik.
Türkiye-Filistin dostluk gurubu himayelerinde 34 ülkeden 157 üye ile 9 yıl
evvel başlayan girişim bugün 2 bin üyeye ulaştı. Platform faaliyetleriyle
toplantı ve konferanslarıyla farklı alanlardaki çalışmalarıyla Filistin
davasının küresel ölçekte sesi ve nefesi oldu. Birleşmiş Milletler kararlarına,
prensiplerine, uluslararası normlara uygun olarak Kudüs ve Filistin'e hizmet
eden siz kardeşlerimi tebrik ediyorum. Müslüman olmanın Müslümanca yaşamanın
hakkı, hukuku ve adaleti cesaretle savunmanın gerçekten zor olduğu günlerden
geçiyoruz.
"KUDÜS'ÜN KADİM
KİMLİĞİ ADIM ADIM YOK EDİLİYOR"
Bilhassa ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın mahremine, tarihi
statüsüne ve kutsiyetine yönelik tacizler giderek artıyor. İşgalci İsrail
tarafından Kudüs'ün kadim kimliği adım adım yok ediliyor. Kandan ve gözyaşından
beslenen haçlı zihniyetinin tekrar hortlatılmak istendiğini görüyoruz. Haçlı
seferleri ile yakılıp yıkılan Kudüs'ü tekrar ayağa kaldıran ve dört asır
boyunca bir esenlik diyarı haline dönüştüren ecdadın torunları olarak
Filistin'de yaşanan menfi-müspet her gelişmeyi yakından takip ediyoruz. Resulü Ekrem
efendimizin şu tavsiyesi Kudüs davasında ecdadımız gibi bizim de rehberimizdir.
"Beytülmakdis'e gidin ve orada namaz kılın. Şayet oraya gidemez ve orada
namaz kılamazsanız oranın kandillerini aydınlatacak yağ gönderin." Evet
Mescid-i Aksa sadece ilk kıblemiz değildir. Aynı zamanda Hz. Nebi'nin ve ondan
önce gelen peygamberlerin de bize emanetidir.
"KUDÜS'Ü
SAVUNMANIN İNSANLIĞI SAVUNMAK OLDUĞU İNANCIYLA MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRÜYORUZ"
Kudüs'i Şerif'in her köşesinde bu kutlu beldeye 400 yıl
boyunca büyük sevda ile hizmet etmiş kahraman ecdadımızın izi, eseri ve mührü
vardır. Kimse bu izleri silemez, hiçbir güç kalbimizden Kudüs sevgisini
sökemez. Burada şu gerçeği bir kez daha ifade etmek istiyorum. Az önce de
söylendi, Türkiye olarak La ilahe illallah İbrahim Halilullah lafzında
sembolleşen kuşatıcı anlayışla Kudüs'e sahip çıkmayı bir görev biliyoruz. Son
bir asırdır Haçlı heveslileriyle, siyonist yayılmacılık arasında sıkışan
Kudüs-i Şerif'i tüm insanlık için tekrar bir Darüsselam haline getirmek için tüm
gücümüzle çalışıyoruz. Kudüs'ü savunmanın insanlığı savunmak, barışı savunmak,
farklı inançlara saygıyı savunmak olduğu inancıyla mücadelemizi azimle
sürdürüyoruz. İnsanlık ve barış adına yürüttüğümüz bu kutlu mücadeleye destek
veren Parlamenterler Arası Kudüs Platformu'na şükranlarımı sunuyorum. Rabbim
emeklerinizi zayi eylemesin diyorum.
"MODERN DÖNEM
FİRAVUNLARINI GÖRMEK İSTEYEN HİÇ UZAĞA GİTMESİN"
Son bir asırdır toprakları aşama aşama işgal edilen Filistin
halkı bugün tarihin en vahşi zulümlerinden birine maruz bırakılıyor. Buradan
mücadeleleriyle Kudüs ile beraber tüm insanlığın onuruna da sahip çıkan
Filistinli kahramanlara bir kez daha selamlarımı gönderiyorum. İşgalci zalimler
karşısında dik duran Filistin'in yiğit evlatlarını ülkem ve milletim adına
saygıyla selamlıyorum. Dünyanın dört bir yanında Filistin ve Gazzeli
kardeşlerimizle dayanışma sergileyen vicdan sahibi tüm insanlara teşekkür
ediyorum. 7 Ekim'den bu yana yaşananları anlatmaya artık kelimeler yetersiz
kalıyor. Modern dönem firavunlarını görmek isteyen hiç uzağa gitmesin son 203
gündür 35 bin Filistinli'yi acımasızca katledenlere baksın.
"CİNAYETLERİN
ÜSTÜNÜ ÖRTEBİLECEKLERİNİ DÜŞÜNÜYORLAR"
Günümüzün Hitleri ve Nazileri Gazze'de 15 binden fazla
çocuğu öldüren katillerdir. Netanyahu, kendisinden önceki caniler gibi adını
Gazze kasabı olarak tarihe utançla yazdırmıştır. Alnına yapışan bu kara leke ne
yaparsa yapsın çıkmayacaktır. Şimdi biz böyle konuşunca bakıyorsunuz birileri
hemen rahatsız oluyor. Cürmü yüzüne söylenen her suçlu gibi İsrail yönetimi de
antisemitizmle itham ederek bizi susturabileceğini zannediyor. Ellerindeki
basın ve lobi gücüyle Gazze'de işledikleri cinayetlerin üstünü örtebileceklerini
düşünüyorlar.
"BİZ BU YOLA
KEFENİMİZİ GİYEREK ÇIKTIK"
Buradan onlara şu hakikati tekrar hatırlatmakta fayda
görüyorum. Ne yaparsanız boş, ne kadar uğraşsanız da beyhude, Tayyip Erdoğan'ın
kalbine de, kavline de zincir vuramazsınız. Sizin tehditlerinize ve
baskılarınıza asla boyun eğmeyiz. Ey Netanyahu, duam şu; Yarab, Kahar ismi şerifinle
tecelli ederek başta Netanyahu olmak üzere bu siyonistleri kahrı perişan eyle.
Birileri dönse bile biz yolumuzdan dönmeyiz, dönmeyeceğiz. Çünkü biz Allah'a ve
hesap gününe inanıyoruz. Biz şartlara göre, esen rüzgara göre, konjonktöre göre
sözünü, duruşunu, tavrını belirleyen tatlı su siyasetçilerinden değiliz. Biz bu
yola kefenimizi giyerek çıktık. Bu kutlu yola ömrümüzü adadık. Yarım asırlık
siyasi hayatımız boyunca bedel ödemekten asla çekinmedik. Biz birilerine şirin
görünmek için değil, Filistin bir sınav kağıdı her mümin kulun önünde merhum
Cahit Zarifoğlu'nun ifadesinde anlamını bulan o ağır imtihanı hakkıyla vermenin
derdindeyiz.
"HİÇ KİMSE
BİZDEN SOYKIRIMA SESSİZ KALMAMIZI BEKLEYEMEZ"
Kimse kusura bakmasın tüm imkansızlıklara rağmen Filistinli
kardeşlerimiz tam 203 gündür tek başlarına direnirken, yalnız başlarına tüm
insanlığın onurunu savunurken hiç kimse bizden soykırıma sessiz kalmamızı
bekleyemez. Sırf İsrail ve Batılı destekçileri öyle istedi diye Hamas'a terör
örgütü iftirası atanlardan olamayız. İsrail'e gönüllü, ücreti mukabil uşaklık
yapan lejyonerlerin ve kiralık kalemlerin kavramlarıyla Filistinli
direnişçilere terörist yaftası vuramayız. Varsın birileri rahatsız olsun, varsın
birilerinin ezberleri bozulsun. Biz işgalcilere karşı vatanlarını savunan
Hamaslı kardeşlerimizi Filistin'in Kuva-yi Milliyesi olarak görmeye devam
edeceğiz. Bu hakikati de dilimizin döndüğü, gücümüzün yettiği kadar her
platformda cesaretle dillendirmekten geri durmayacağız. Sesimizle, sözümüzle,
dualarımızla, insani yardımlarımızla elimizdeki tüm imkanlarla Filistin
davasına Gazzeli kardeşlerimizin ortaya koyduğu asil ve onurlu direnişe destek
vermeye devam edeceğiz. Bu konudaki dirayetli tavrımızı geçen hafta görüştüğüm
Hamas siyasi liderliğine açıkça ifade ettim. İsrail'in saldırılarında
evlatlarını, torunlarını, akrabalarını şehit veren bu kardeşlerime acılarını
paylaştığımızı çok net bir şekilde söyledim.
"SAVAŞ HUKUKUNUN
ASGARİ ŞARTLARINA BİLE RİAYET ETMEMEYİ HAKLI ÇIKARAMAZSINIZ"
Bundan bir asır önce topraklarını işgal eden emperyalist
güçlere karşı bağımsızlık mücadelesi yürüten kahraman bir milletin evlatları
olarak haklı davalarında yanlarında olduğumuzu dile getirdim. İnşallah bundan
geri adım atmayacak 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız,
egemen, toprak bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin kurulması için
samimiyetle çaba harcamayı sürdüreceğiz. Gazze'de 203 gündür aralıksız olarak
devam eden soykırımı hiçbir sebep maruz gösteremez. 7 Ekim'de yaşananları
tasvip edersiniz veya etmezsiniz. Bu tamamen sizin bakış açınızla ilgili bir
konudur. Ama bunu öne sürerek küvezdeki yeni doğmuş bebekleri öldürmeyi,
sivillerin üzerine tonlarca bomba yağdırmayı, şehit naaşlarına dahi eziyet etmeyi,
bir adet ekmek almak için sıra bekleyen insanları katletmeyi, camileri,
kiliseleri, okulları, hastaneleri bilerek hedef almayı, Gazze'yi toplu
mezarların olduğu büyük bir kabristana dönüştürmeyi, velhasıl savaş hukukunun
asgari şartlarına bile riayet etmemeyi haklı çıkaramazsınız.
"İSRAİL İLE
İLİŞKİLERİMİZİ TİCARİ ANLAMDA BAŞTA OLMAK ÜZERE KESTİK, KESİYORUZ"
Çok açık söylüyorum, çocuğunun doğum gününü Gazzeli sabileri
öldürerek kutlayan bir zihniyetin insanlıkla, en temel insani değerlerle bağı
kalmamış demektir. İsrail yönetimi bize laf söylemeden önce bu vahşetle
yüzleşmeli, terör örgütü gibi değil hukukla mukayyet bir devlet mantığıyla
hareket etmeyi öğrenmelidir. Bunu yapmadıkları müddetçe bizim de İsrailli
yöneticilere karşı tavrımız değişmeyecektir. Son olarak daha yeni açıkladım.
İsrail'le artık ilişkilerimizi ticari anlamda başta olmak üzere bunu Dışişleri
bakanım da açıkladı kestik, kesiyoruz. Şunun da özellikle altını çiziyorum,
Türkiye iki bin yılı aşan tarihinin hiçbir döneminde asla soykırım yapmamış,
sömürgeci olmamış, savaşta bile olsa masumlara dokunmamış bir ülkedir. Bugüne
kadar kimsenin inancına, kökenine, kimliğine bakmadan başı dara düşen herkese
biz kapımızı açtık.
"GAZZE'YE
YARDIMLARDA İLK SIRADA TÜRKİYE YER ALIYOR"
Engizisyondan kaçan Musevilere de, Nazi zulmünden kaçan
Yahudi bilim adamlarına da biz sahip çıktık ey Netanyahu. Kafkaslar'dan
Balkanlar'a, Afrika'dan Asya'ya kadar kim zulme uğramışsa hiç düşünmeden biz
imdadına koştuk. 13 yıl önce çatışmalar başlayınca Suriyeli komşularımızı nasıl
bağrımıza bastıysak, Ukrayna'dan kaçan mültecilere de biz güvenli liman olduk.
Milli gelire oranla en fazla insani yardım yapan ülkelerden biriyiz. Nerede bir
istikrarsızlık ve çatışma varsa menfaat hesabı gütmeden ateşi söndürmeye çalışıyoruz.
Bölgemizde barışın, huzurun, refahın ve güvenliğin hakim olması için
samimiyetle gayret gösteriyoruz. Gazze'ye yardımlarda ilk sırada Türkiye yer
alıyor.
"İSRAİL'E
İHRACAT KISITLAMASI UYGULAYAN TEK ÜLKE YİNE TÜRKİYE'DİR"
7 Ekim'den bu yana 13 uçak ve 9 gemi ile Gazze'ye
gönderdiğimiz insani yardımların toplamı 50 bin tona yaklaştı. Vefakatçileriyle
birlikte 900 Gazzeli hastayı tedavilerini yaptırmak üzere ülkemize getirdik.
İnsani yardımların yanı sıra Refah'taki Kızılay Aşevi aracılığıyla günlük 10
bin kişilik sıcak yemek dağıtımını da yapıyoruz. Gazze'nin temiz içme suyu
ihtiyacını karşılanmasının amacıyla günlük 7 ton içme suyunun Gazze'ye geçişini
sağlıyoruz. Ticari açıdan 54 ürün gurubunda İsrail'e ihracat kısıtlaması
uygulayan tek ülke yine Türkiye'dir. Gazze katliamlarının çok öncesinde askeri
amaçla kullanılabilecek malzemelerin sevkini zaten tamamen durdurmuştuk. 9
Nisan'da aldığımız ihracat kısıtlaması kararıyla bu tavrımızı pekiştirmiş
olduk.
Ancak burada samimi bir üzüntümü sizlerle paylaşmak
istiyorum. Geçen ay ülkemizde mahalli idareler seçimi yapıldı. Seçim sürecinde
bu konuda büyük bir haksızlığa ve iftiraya maruz kaldık. Şahsımızın Filistin
davasını savunurken ödediği bedeller ortadayken Türkiye düşmanlarının da
sağladığı lojistik destekle birileri ülkemizin ve milletimizin Filistin
direnişine verdiği güçlü desteği gölgelemeye çalıştı. Bu kirli kampanyayı
meselenin aslını bilmediklerinden değil, hırsları akıl ve vicdanlarının önüne
geçtiği için yürüttüler. Hatta İsrail'e jet satışı yapıldı iftirası yapacak
kadar gözlerini kararttılar. Daha ileri gidiyorum, jet yakıtı gönderdiler
diyecek kadar ne yazık ki akıl, vicdan ve ahlak dışı bir sürü iddia gündeme
taşındı. Sizin vicdanınız var mı? Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının böyle bir adım
atması mümkün mü? Akıl, vicdan, ahlak dışı bir sürü iddia bu seçimlerde gündeme
taşındı.
"ONLAR BU
İFTİRALARI ATSALAR DA BİZ YOLUMUZA AYNI KARARLILIKLA DEVAM EDİYORUZ"
Daha vahimi bu asılsın ithamların İsrail dahil Türkiye'nin
dik duruşundan rahatsız olan yabancı odaklar tarafından uluslararası basında ve
sosyal medya mecralarında köpürtülerek ülkemiz aleyhine kullanılması çok
yaralıyıcıdır. Türkiye'nin çabalarını bilen kardeşlerimiz arasında bile
istifham oluşturan bu propagandanın içinin boş olduğu 1 Nisan sabahı itibarıyla
görülmüştür. Fakat sel gitse de izi kalmış. Üç kuruşluk siyasi çıkar uğruna
Filistin'in Türkiye ile ilişkilerini bilen veya bilmeyen gayet iyi biliyor,
Türkiye bizim iktidarımız döneminde böyle bir şey yapar mı yapmaz mı bunu çok iyi
biliyorlar. Onlar bu iftiraları atsalar da biz yolumuza aynı kararlılıkla devam
ediyoruz.
"BÖYLE YALAN
SÖYLENMEZ, KURTULAMAZSINIZ"
Gazzelilerin haklarını savunma maskesi altında Filistin'e en
büyük desteği veren ülkemiz yıpratılmak, yıldırılmak istenmiştir. Şimdi aynı
çevrelerin şu utanmazlığa bakın. Kürecik'teki radar üssüyle ilgili benzer
yalanlara sarıldığını görüyoruz. Daha önce defalarca açıkladığımız, tüm
yönleriyle pek çok kez açıklığa kavuşturduğumuz bu meseleyi istismar etmeye
çalışıyorlar. Kürecik'teki radar merkezinin ülkemizin ve ittifakımızın
güvenliği dışında hiçbir devletle herhangi bir ilişkisi, bağı, irtibatı yoktur
ve olamaz. Türkiye Cumhuriyeti böyle bir şeye zaten izin vermez, vermemiştir.
Ama bir Müslüman olarak her şeyden önce yalan Allah'ın resulünün en çok nefret
ettiği şeydir. Böyle yalan söylenmez, kurtulamazsınız. Bunun hesabını da ebedi
alemde vereceksiniz. Yalan, çarpıtma ve manipülasyon üzerinden siyaset
yapılmaz. Kendi devletine ve milletine iftira atarak da siyasetçilik oynanmaz.
Hukukun da siyasetin de temel kuralı bellidir. Müddei iddiasını ispatla
mükelleftir, aksi halde müfteridir. Varsa elinizde bir belgeniz, deliliniz
çıkarsınız iddialarınızı ispat edersiniz. Bunu yapmıyorsanız kusura bakmayın
ama müfteri damgası yemekten ila nihaye kurtulamazsınız.
"GAZZE'DE KALICI
ATEŞKESİN SAĞLANMASI AMACIYLA ÇABALARIMIZI DEVAM ETTİRİYORUZ"
Sivil toplum, basın ve siyaset fark etmeksizin ülkemizdeki
tüm aktörleri özellikle Filistin konusunda daha özenli bir dil kullanmaya davet
ediyorum. Gündeme gelmek uğruna hiç kimsenin Türkiye'nin Filistin davasındaki
örnek duruşuna gölge düşürme lüksü yoktur. Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması
amacıyla ilk günden beri diplomatik çabalarımızı devam ettiriyoruz. Vahdet
olmadan rahmet olmayacağı inancıyla Filistin hükümetiyle Filistinli gruplar
arasındaki tefrikanın giderilmesi için temaslarımızı artırdık. Hali hazırda 140
ülkenin tanıdığı Filistin devletinin tanınırlığının artırılması konusunda
çabalarımızı yoğunlaştırdık. İspanya hükümetinin ve Başbakan Sayın Pedro
Sanchez'in Filistin'in tanınmasıyla ilgili duruşunu takdir ettiğimizi burada
vurgulamak istiyorum. Filistin devletini tanımaya hazırlanan diğer ülkeleri de
baskılar karşısında kararlı tutumlarını sürdürmeye çağırıyorum.
"İSRAİL'İN DAHA
FAZLA ŞIMARTILMASINA SEBEP OLAN BMGK KARARINI KABUL ETMİYORUZ"
Burada şunu çok net ifade etmek durumundayım. Filistin
halkının Birleşmiş Milletler'e tam üye bir devletlerin olmaması hem büyük bir
ayıp hem de çok ciddi bir haksızlıktır. Bu adaletsizliğin süratle giderilmesi
gerektiğine inanıyoruz. Geçen hafta Güvenlik Konseyi'nde bu yönde atılan adım,
Amerika Birleşik Devletleri'nin vetosuyla karşılanmış ve engellenmiştir.
Amerika bu kararıyla sadece Filistin halkının değil, Güvenlik Konseyi üyesi
diğer devletlerin iradesini de yok saymıştır. İsrail'in daha fazla
şımartılmasına sebep olan bu kararı kabul etmiyoruz. Amerikan yönetimi,
İsrail'e verdiği koşulsuz asker verdiği koşulsuz askeri ve diplomatik destekle
çözüme katkı sunmuyor. Sorunun daha da büyümesine vesile oluyor.
Gazze'de 35 bin insan acımasızca katledilmişken Amerikan
Senatosu'nun İsrail'e 25 milyar dolarlık askeri yardım paketi onaylaması bunun
en net göstergesidir. Adil bir hakemlik yerine İsrail'e hamilik yapmak,
bölgemizdeki krizlerin derinleşmesi ve yayılmasından başka hiçbir işe yaramaz.
1915 olayları üzerinden Türkiye'ye yönelik asılsız ithamları tekrarlamak yerine
Amerikan yönetimi Gazze'ye bakmalı, İsrail'in Gazze'deki soykırım girişimlerini
görmeli, bunun engellenmesi için gayret etmelidir. Filistin meselesini batılı
ülkelerin artık sabır taşımızı çatlatan ikiyüzlü politikalarını reddediyoruz. Amerikan
vetosu bizim dünya beşten büyüktür tespitimizin ne kadar haklı olduğunu bir kez
daha göstermiştir.