Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Nuh'un Gemisi Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanı'ndan yapılan derlemeye göre Türkiye, Avrupa-Sibirya, Akdeniz ve İran-Turan olarak isimlendirilen üç bitki coğrafyası bölgesine sahip bulunuyor.
Asya ve Avrupa arasında köprü görevi gören Türkiye, iklimsel ve coğrafik özelliklerin kısa aralıklarla değişmesi sonucu orman, dağ, step, sulak alan, kıyı ve deniz ekosistemlerini ve bu ekosistemlerin farklı formları ve kombinasyonlarını içinde barındırıyor. İçerdiği ekosistemlerden dolayı zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahip olan Türkiye, bu alanda yürütülen araştırmaların merkezi haline gelen ülkelerin başında yer alıyor.
HER TÜRÜN KİMLİK KARTI OLUŞTURULUYOR
Söz konusu biyolojik çeşitliliğin korunması için hayata geçirilen Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi ile elde edilen veriler, Nuh'un Gemisi Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanı'na aktarılıyor.
Konumsal ve literatür olarak toplanan tüm veriler, söz konusu veri tabanında depolanıyor. Böylece toplanan verilerden, zamansal ve mekansal olarak türlere ilişkin detaylı bilgiler ve istatistikler elde ediliyor.
Veri tabanında, her türün kimlik kartı oluşturularak, bu sayede türlere dair uzun süreli veri akışı amaçlanıyor.
VERİLER 2 MİLYONA YAKLAŞTI
Biyolojik çeşitlilik envanter çalışmaları, damarlı bitki, memeli hayvanlar, kuşlar, iç su balıkları, sürüngen ve amfibi canlı gruplarında arazi çalışması ve literatür derlemesi olarak yürütülürken, flora, fauna ve özellikli alanlara dair bilgilerle veri sayısı 2 milyona yaklaştı. Veri tabanı, bu bakımdan Türkiye'nin en büyük "gov" uzantılı veri tabanı olarak stratejik bir öneme sahip bulunuyor. Ayrıca, vatandaşların biyolojik çeşitliliğe ilgisini artırmak amacıyla bazı veriler ve istatistikler de paylaşılıyor.
Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi'nde, 2013'te başlanan envanter çalışmaları kapsamında 11 bin 701 olan damarlı bitki türü sayısı, proje bitiminde 12 bin 141'e ulaşarak yükselişini sürdürdü. Lokal ve bölgesel olmak üzere, 3 bin 692 endemik tür bulunurken, bunlardan 3 bin 496'sını damarlı bitkiler oluşturuyor. Ayrıca, iç su balıkları 403, kuşlar 500, memeli hayvanlar 175, sürüngenler 146 ve amfibiler 39 tür olarak kayıtlarda yer alıyor.
Proje kapsamında, nesli tehlike altındaki türler ve biyolojik çeşitlilik açısından önemli özellikli alanlar da belirlenirken, geçen yıl itibarıyla 194 flora, 111 fauna ve 45 özellikli alanda izleme çalışmaları yürütülüyor.
VERİLERİN BİRÇOK ALANDA KULLANILMASI HEDEFLENİYOR
Böylece Türkiye'de, daha önce kayıt altına alınmamış birçok tür kayıt altına alınırken, daha önce hiç tespiti yapılmamış yeni tür kayıtları da envanter çalışmaları sonucunda dünya literatürüne kazandırıldı.
Bu kapsamda, belli dönemlerde, İstanbul'da İstanbul soğanı (Allium istanbulenese), Eskişehir'de Yunus Emre çiçeği (Klasea yunus-emrei) ile Eskişehir kekiği, Denizli'de bir menekşe türü olan Viola denizilensis ve Şırnak'ta bir Kızandikeni (Cousinia) türü gibi birçok yeni tür keşfi gerçekleştirildi.
Veri tabanındaki bilgilerin başta koruma çalışmaları olmak üzere, biyolojik çeşitliliğin ekonomiye dönüştüğü gıda, tarım, ormancılık, tıp, eczacılık, ilaç, kozmetik, parfüm, doğal boyalar, enerji ve savunma gibi pek çok alana hizmet etmesi hedefleniyor.
AA