03.05.2025 - 09:21
YAYINLANMA03.05.2025 - 09:21
GÜNCELLEMEBazen durup düşünüyorum: Bir gün neden sadece 24 saat? Kim karar verdi buna? Çünkü yemin ederim, artık yetmiyor.
İşten eve, evden işe gidip geliyorum. Arada bir yemek yapıyorum, biraz toparlanıyorum, sonra zaten saat olmuş gece. Bir bakıyorum yatma saati gelmiş. Kendime ayırabileceğim zaman, bir kahve içip camdan dışarı bakacak kadar bile değil. Sadece ben değilim üstelik, çevremdeki herkes böyle. Herkes bir yerlere yetişmeye çalışıyor ama kimse aslında hiçbir yere varamıyor gibi...
Sözde haftada beş gün, günde 8 saat çalışıyoruz. Bir de bir saat mola var; oldu mu sana 9 saat. E işe gitmek, gelmek de zaman alıyor. Yolda geçen saatler de cabası. Geriye kalan birkaç saatlik özgürlükte ne yapacaksın? Spor mu yapacaksın, sosyalleşecek misin, kitap mı okuyacaksın, film mi izleyeceksin, ailenle mi vakit geçireceksin? Hangisini seçersen seç, diğerinden eksik kalıyorsun.
Sonra bir de tavsiyeler geliyor dört bir yandan. Sabah 5’te kalk, spor yap, kahvaltıyı atlama, çalış, kitap oku, su içmeyi unutma, hobilerine zaman ayır... İyi de kardeşim, bu kadar şeyi hangi ara yapacağız? Saat 24’ten fazla değil ki! Hepimiz bir koşu bandında debeleniyoruz sanki. İlerliyormuşuz gibi geliyor ama olduğumuz yerdeyiz.
Belki de asıl sorun saatte değil; sistemi böyle kuranlarda. Çünkü hayat dediğin şey, sadece çalışmak ve uyumak arasına sıkışacak kadar basit olmamalı. Yaşamaya zamanımız kalmadıktan sonra 24 saatin, 48 saat olması da bir şey değiştirmez sanki...
11.05.2025 - 08:53
10.05.2025 - 09:15
04.05.2025 - 09:29
20.04.2025 - 09:00
19.04.2025 - 09:00
13.04.2025 - 09:00
11.04.2025 - 09:00
06.04.2025 - 09:00
05.04.2025 - 09:00
30.03.2025 - 09:00
28.03.2025 - 09:00
22.03.2025 - 09:00
21.03.2025 - 09:00
15.03.2025 - 09:00
14.03.2025 - 09:00
08.03.2025 - 09:00
08.03.2025 - 09:00
BİR CEVAP YAZ
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir