Bazı çocuklar, hayatın onlara sunduğu tüm zorlukları sabırla ve cesaretle karşılar. Bu durum, onların azimli mücadelesine tanıklık eden büyük küçük herkese yalnızca bir tecrübe değil, aynı zamanda ilham da olur. Mucizelerin hayata kattığı anlam, tüm kaygılara rağmen sevgiyle beslenir ve güçlenir. Bazen sevgi ve umutla yoğrulmuş bir dönüşüm hikâyesi doğar.
***
İşte size bahsedeceğim küçük bir beyefendinin hikâyesi de böyle ortaya çıktı. Konuşma becerisi açısından, ses, kelime, cümle oluşturma gibi alanlarda bir bebekten beklenmeyen bir hızla ilerlerken; fiziksel becerilerdeki gelişimi adeta bir kaplumbağa hızındaydı. Uzun süre komando sürünüşüyle ilerledikten sonra, 18. ayında nihayet emeklemeyi keşfetmişti. Şarkılar mırıldanarak emeklediği anlarda, özgürlüğün tadını doyasıya çıkaracağı günün geleceğine hep inandım.
***
Gerçekten de, minicik bir bebeğin uzun cümleler kurması, şarkılara eşlik etmesi ne kadar tuhaftı. Kocaman bir çocuğun parklarda emeklemesi, merdivenleri sürünerek çıkması da bir o kadar tuhaftı. Etraftaki teyzelere göre, annesi elini bıraksa yürüyecek, hatta belki de koşacaktı. Bu kadar güzel konuşmasının sebebi elbette bir mucize olmalıydı; kitaplar tek başına böyle bir etki yaratamazdı.
***
Tutunup kalkma, sıralama becerileri derken, 29. ayında 5-6 kelimelik cümleler kurabiliyor ama oturduğu yerden kalkıp 7-8 adımdan fazlasını atamıyordu. 48. ayında hâlâ yürüyemiyordu ama anaokuluna başladı. Akranlarıyla sosyal etkileşimi arttı; birlikte çalışmayı, birlikte oynamayı öğrendi. Temel öğretim elbette önemliydi fakat fizik tedavi çalışmaları, spor başlığı altında hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu; hep akademik gelişimin önünde yer aldı.
***
Her yıl fiziksel olarak kendi sınırlarını aşan oğlumuz, bir Temmuz ortasında yerden yükselip öylece yürümeye başladı. Arel’in hikâyesinde, koca beş yılın sonunda yürüme evresine kendi bestesiyle giriş yaptı:
“La la la la la… Yaşamak çok güzel.
La la la la la… Yaşamak, benim ömrüm boyunca.”
Biz, 6. yaşını aile içinde sade bir kutlamayla geçirmeyi düşünürken, o hediye bile istemedi:
“Arkadaşlarıma yürüdüğümü gösterelim mi? Yürüme partisi olsun doğum günüm, ben de kovboy olayım.”
***
Bu küçük beyefendi, geçtiğimiz yaz arkadaşlarına özgürce attığı adımları gururla gösterdi. Ne kadar güçlü olunabileceğini ise geçtiğimiz günlerde anaokulu mezuniyet gecesinde, sahnedeki dik duruşuyla ve bağımsız adımlarıyla hepimize bir kez daha gösterdi.
***
Bu yıl onunla ben de büyümüşüm; gururla alkışladım. O da bizlere kocaman gülümsedi. Bu, başardım gülüşüydü ve ben o gülüşü tanıyorum. Bu yolda bazen oğlumun rehberi, bazen de öğrencisi oldum. Sporu aksatmadan, her gün mutlu bir şekilde okul yolunu tutmak, adımladığı her yolu güvenli hâle getirmek için kaygılanırken; bir yandan da engellere fırsat tanımayı, düşünce kalkmasını izlemeyi, ama en çok da finalde şükretmeyi öğrendim. En güzeli ise her zaman daha çok şükretmek oldu.
SON SÖZ
Yapabildiğiniz kadarıyla özgürsünüz, çocuklar. Kendinizi olduğunuz gibi sevin, hep. İşte bu yaz, o yaz.
24.04.2025 - 09:00
19.04.2025 - 09:00
01.04.2025 - 09:00
20.03.2025 - 09:00
04.03.2025 - 09:00
17.02.2025 - 09:00
03.02.2025 - 09:00
20.01.2025 - 09:00
BİR CEVAP YAZ
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir