“Vaktin birinde bir ülkenin adil bir hükümdarı varmış.”
cümlesi ile başlayan kıssalar muhatabın gözünde bir ışıltı, yüzünde bir
tebessümle karşılık bulur hep. Hükümdarın adil oluşu, müreffeh olmasa bile
mutlu, huzurlu insanlardan oluşan bir halkın el ele vermiş tablosunu oluşturur
muhayyilede. İnsan, böylesi ferah sözcüklere, sıcak tasvirlere doğası gereği
ihtiyaç duyar.
Adil, ismi fail bir sözcük, yani eylemi gerçekleştiren.
Eylemi ise adalet. Kavramları iyi şekillendirebilmenin en güzel yöntemlerinden
biri onun zıddını karşısına koymaktır. Adilin zıttı zalim, adaletin zıttı
zulüm.
Adalete zıt duran aslında o kadar çok sözcük var ki.
Kayırmacılık, bencillik, çıkarcılık, zorbalık,
tarafgirlik, torpil, şiddet, kibir, horgörü, nifak, ifsat, husumet, …
Adaletle hükmedilmeyen her eylemin karşısındaki davranış onun zıddıdır ve o
kadar çoktur ki… Bir ordu gibi… Komutanları ise zulüm… Adalet, dikilmiştir tek
başına koca ordunun karşısına yalınkılıç.
Birbirimizden uzak şehirlerde ikamet ettiğimiz gönülden
sevdiğim bir arkadaşımla –ki bu, dostun özelliğidir- yaptığımız uzunca bir
telefon görüşmesinde söz memleket meselelerine ulaşınca dedi ki: “Güçlü iken adil olmak, zayıfken adalet
istemekten evladır.” Sözü tarttım, eledim telledim, sözün tek öznede ne
kadar manidar olduğuna kani oldum.
Adil olmayan öznenin güç elden gittikten sonra adaleti
savunmasının riyası üzerinde düşünmeye başladım. Bende bu düşünce yolculuğuna
yelken açılmasını sağlayan sözün sahibinin ismini anmamak haksızlık olur. Sözün
sahibi, gençlik yıllarımda kaderin bizi buluşturduğu, birçok anıyı birlikte
paylaştığımız, bir güzel dost, bir dobra söz: Ziyaettin Akıncıoğlu. Allah ondan
razı olsun.
Bütün zamanların en güzel aşk anlatısının yapıldığı Güvercin
Gerdanlığı adlı eserinde düşünür, âlim, edip ve şair Kurtubalı İbn Hazm’a kulak
verelim:
“İyi
günde ilgisizdin bana karşı alabildiğine
Şimdi ilgilenir oldun kader yüz çevirince
Artık beni sevmen de bir işe yaramıyor
Yetkiliyken sevgi gösterseydin keşke”
Birinden sorumlu her insanın yetki sahibi olduğu gerçeğinden
hareketle birden fazla insandan sorumlu olan insanın yetki alanının genişliğini
fikredelim. Öğretmenin öğrenciler, okul müdürünün tüm öğrenci, öğretmen ve
diğer çalışanlar; doktorun hastalar, başhekimin tüm hastalar ve doktorlar;
savcının zanlılar, başsavcının tüm savcılar üzerindeki yetkisi düşünüldüğünde
yetkinin tüm insanlarda olduğunun ve nasibin gösterdiği üst makamlara doğru
yetki alanının genişlediğinin aksini düşünmek yanlış olmaz mı?
Derece derece genişleyen yetki alanındaki insanların sosyal
hayattaki birbirine olan ihtiyacı göz önünde bulundurulduğunda “İyilik yap ki
iyilik bulasın.” ilkesiyle hareket, aslında insanın kendi benliğine yaptığı
iyilik olmaz mı? Ya da yaptığı zulüm aslında kendi hayatına yaptığı zulüm olmaz
mı?
Adaletin karşısında bir ordu gibi duran kavramı ya da
kavramları yoldaş edinmişlerin, bütün üniformaların terk edilmesinin mukadder
olduğu, bir başka deyişle yetkinin artık elden çıktığı dönemde, kendisi için,
toplum için adalet istemelerinin bir hak arayışı, bir erdem olduğundan
bahsetmeleri ne kadar ahlakidir, düşünmek lazım.
Söz yine Yunus’ta taçlandı:
“Sular hep aktı
geçti / Kurudu vakti geçti
Nice han, nice sultan / Tahtı bırakıp geçti
Dünya bir penceredir / Her gelen baktı geçti”
SON SÖZ
Yüce kitabımız adaleti emrediyor. Gün gelecek rütbeler
sökülecek, kürkler terk edilecek. İşte o zaman “Geçti Bor’un pazarı…” denmesin.
Denmesine bugünden fırsat verilmesin.
08.05.2025 - 00:11
29.04.2025 - 00:06
17.04.2025 - 09:00
07.04.2025 - 09:00
27.03.2025 - 09:00
17.03.2025 - 09:00
07.03.2025 - 09:00
28.02.2025 - 09:00
18.02.2025 - 09:00
08.02.2025 - 09:00
27.01.2025 - 09:00
18.01.2025 - 09:00
07.01.2025 - 09:00
17.12.2024 - 09:00
07.12.2024 - 09:00
27.11.2024 - 09:00
17.11.2024 - 09:00
07.11.2024 - 09:00
27.10.2024 - 09:00
17.10.2024 - 09:00
07.10.2024 - 09:00
29.09.2024 - 09:00
17.09.2024 - 09:00
07.09.2024 - 09:00
27.08.2024 - 09:00
17.08.2024 - 09:00
07.08.2024 - 09:00
27.07.2024 - 09:00
17.07.2024 - 09:00
07.07.2024 - 09:00
27.06.2024 - 09:00
17.06.2024 - 09:00
07.06.2024 - 09:00
27.05.2024 - 09:00
17.05.2024 - 09:00
07.05.2024 - 09:00
27.04.2024 - 09:00
20.04.2024 - 09:00
07.04.2024 - 09:00
27.03.2024 - 09:00
17.03.2024 - 09:00
07.03.2024 - 09:00
27.02.2024 - 09:00
17.02.2024 - 09:00
07.02.2024 - 09:00
27.01.2024 - 09:00
17.01.2024 - 09:00
07.01.2024 - 09:00
27.12.2023 - 09:00
16.12.2023 - 09:00
06.12.2023 - 09:00
27.11.2023 - 09:00
16.11.2023 - 09:00
10.11.2023 - 09:00
27.10.2023 - 09:00
17.10.2023 - 09:00
07.10.2023 - 09:00
27.09.2023 - 09:00
17.09.2023 - 09:00
07.09.2023 - 09:00
27.08.2023 - 09:00
16.08.2023 - 09:00
07.08.2023 - 09:00
26.07.2023 - 09:00
17.07.2023 - 09:00
07.07.2023 - 09:00
27.06.2023 - 09:00
17.06.2023 - 09:00
08.06.2023 - 09:00
BİR CEVAP YAZ
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir