x


x
x
TURPUN BÜYÜĞÜ MÜ TURBUN BÜYÜĞÜ MÜ?

Son günlerde siyasette bir turp söylemidir gidiyor. Söylemdeki turp sözcüğü, nereden hatırıma geldiyse Münir Özkul ile Adile Naşit’in başrolünü paylaştığı Neşeli Günler filmindeki bir sahneyi anımsattı bana. Her iki sanatçımıza da Allah rahmet etsin. Türk toplumundaki aile bağının gücünün kültürümüzde nereden geldiğini anlatan ibret alınması gereken bir komedi filmi Neşeli Günler.

***

“Turrrupp sıkayım onun gençliğine!”

Ürettikleri turşuları satarak geçinen bir karı kocanın, turşunun iyisinin sirkeyle mi, limonla mı daha iyi kurulduğu tartışmasından dolayı boşandıkları filmde Münir Özkul (Kâzım), Adile Naşit’in (Saadet’in) evleneceğini duyunca turşu dükkânına hışımla girerek karısıyla tartışmaya başladıkları sırada söyler bu sözü. Evleneceği adamı kastederek kendisinden genç olduğunu söyleyen Saadet’e: “Turrrupp sıkayım onun gençliğine!”

***

Şimdilerde turp, turşu yapımıyla değil de heybedeki büyüğüyle gündemde. İçerdiği vitaminlerle kalbi koruduğundan tutun kansere karşı koruyuculuğundan çıkın birçok hastalığa deva olduğu tıp alanındaki bilim insanlarınca söylenen turp, sağlıklı ve gürbüz insanlar için söylenen turp gibi deyiminin boyutlarını da aşarak tezgâhta endamıyla, heybede gizemiyle konuşuluyor siyasette.

***

Ortaya çıkanlar tezgâhta, büyüğü heybede…

Bu harika sebzenin bedene kazandırdığı sağlığı, halk sözü olarak şimdilerde kullanılan şekliyle topluma verdiği huzursuzluğu bir yana bırakarak biz sözcüğün Türkçemizdeki doğru söylenişine yönelelim: Biri “Turpun büyüğü heybede!” diyor, beriki “Turbun büyüğü heybedeymiş!”.

Karadeniz ağzında süreksiz sert ünsüzlerin telaffuzu ile ilgili bugün bütün ülkede kullandığımız İstanbul ağzına göre ters bir söyleniş vardır. Mesela Rizeliler “Tabancamın sapını gülle donatacağım.” mısraını “Dapançamin sabıni külle tonadaçağum.” şeklinde söyler. Türkünün seslendirmesinde sanatçılar bazı sesleri yazı dilimize yani İstanbul ağzına uygun olarak da söylerler. Bu söylemi yöredeki özgünlüğe sadık kalmakla açıklayabiliriz. Ancak toplum önündeki insanların, kitlelere yön veren liderlerin sözcükleri yanlış telaffuzuna aynı nazarla bakamayız. Bu tür sözcüklerin söylenişi (özel isimler hariç) yazı dilimize uygun olmak zorundadır. Zira telaffuzu bu insanlardan duyan birçok insan, sözcüğün yanlış telaffuzunu doğru sanabilir ve bu durum yaygınlaşabilir.

***

“Güzel dil Türkçe bize,/ Başka dil gece bize.

İstanbul konuşması/ En saf en ince bize.” diyor Ziya Gökalp “Lisan” adlı şiirinde. İki hemşehrinin birbiriyle yerel ağızla konuşmaları olağan olabilir ancak kitleleri etkileyecek insanların geniş kesimlere ulaşacak yanlış telaffuzlarını hoşgörü ile karşılamak mümkün değildir.

Bir de bu tür sözcüklerin kullanımındaki kurala bakalım, hatalı telaffuzun nereden kaynaklandığını tespite çalışalım:

Dilimizde süreksiz sert ünsüzle biten sözcüklere ünlü ile başlayan bir ek getirildiğinde yumuşadıkları görülür ki bu ses olayına “yumuşama” adını veriyoruz. Bir başka ifadeyle “p,ç,t,k” ünsüzleri ile biten bir sözcüğe ünlü ile başlayan bir ek getirildiğinde “b,c,d,g-ğ” ye dönüşmesi olayına “yumuşama” diyoruz. Ancak bu kuralın istisnaları vardır. Örneğin tek heceli birçok kelimede (hepsinde değil) yumuşama olmaz. Olursa ne olur? Kulağa hoş gelmez, telaffuz kulağı tırmalar.

***

Bir Antalya türküsünde geçen “ Çekemedim akça kızın göçünü.” mısraındaki “göçünü” sözcüğünü, “göcünü” diye telaffuz ettiğimizde kulak nasıl tırmalanırsa “turpu” sözcüğünü de “turbu” şeklinde kullandığımızda aynı tuhaflık meydana gelir.

Konuyu çok da bilimselliğe boğmadan örneklere bakalım: “kalp- kalbe” olur ama “kulp- kulba” olmaz, “kulpa” olur; “dert- derdi” olur ama “sert- serdi olmaz, “serti” olur.

Yazımızda dokundurma yok, uyarı var. Turbun büyüğü” değil “turpun büyüğü” vesselam…

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (0 Yorum)
Yorum Sıralaması:

Diğer Yazıları

SANA ŞU KADARA OLUR

08.05.2025 - 00:11


KUYUDAKİ TAŞLAR

27.03.2025 - 09:00


ŞEHİT VE VATAN

17.03.2025 - 09:00


EĞİTİM HERKESİN DERDİ

28.02.2025 - 09:00


OLANLAR UMULANLAR

18.02.2025 - 09:00


KADIRGALI TRUMP

08.02.2025 - 09:00


SON SAYFAYI AÇMADAN

27.12.2024 - 09:00


NECATİ BEY

17.12.2024 - 09:00


MEB’E AÇIK MEKTUP

07.12.2024 - 09:00


YABANCI OKULLAR SORUNU

27.11.2024 - 09:00


İSTİKBAL GÖKLERDEDİR

17.11.2024 - 09:00


SİYONİZMİN PKK PLANI

27.10.2024 - 09:00


İRFAN VE ÖLÇÜ

07.10.2024 - 09:00


Zer-dûz palan vursan

29.09.2024 - 09:00


EYLÜL

07.09.2024 - 09:00


Kuvayımilliye ve Hamas

07.08.2024 - 09:00


ADAP VE EDEP

27.07.2024 - 09:00


KENDİNİ BİLMEK

17.07.2024 - 09:00


OKUMAKTAN MURAT NE?

27.06.2024 - 09:00


NASIL OKUMALI?

17.06.2024 - 09:00


OKUMA TÜRLERİ

07.06.2024 - 09:00


DOĞRU OKUMA

27.05.2024 - 09:00


ZORU KOLAY KILMAK

07.05.2024 - 09:00


KİTAP DÜNYASINA MERHABA

27.04.2024 - 09:00


BAYRAMA İKİ ADIM KALA

07.04.2024 - 09:00


CEMAAT VE CEMİYET

17.02.2024 - 09:00


İŞLER ZIVANADAN ÇIKINCA

27.01.2024 - 09:00


GENELLEMELER

17.01.2024 - 09:00


AKİF’İ ANARKEN

27.12.2023 - 09:00


SÖZÜN DOĞRUSU...

16.12.2023 - 09:00


BİZİM DERDİMİZ OLMALI

06.12.2023 - 09:00


CENAZE YEMEĞİ

07.10.2023 - 09:00


DERİN İZ: ZULÜM

07.08.2023 - 09:00


KELİMELERİN GÜCÜ...

17.06.2023 - 09:00


ÖFKE ÜZERİNE

08.06.2023 - 09:00


liderhaber.com.tr liderbursa.com Güncel Ekonomi Sağlık RESMİ İLANLAR E GAZETE Politika Eğitim
Anasayfa Kategoriler
ÜYE VE KÖŞE YAZARI GİRİŞİ
GİRİŞ BAŞARILI YÖNLENDİRİLİYOR
GİRİŞ BAŞARISIZ !