Eski dünya karalarının ortasında yer alan Türkiye toprakları, geçmişte olduğu gibi günümüzde de Beşeri ve Ekonomik Coğrafya açısından dünyanın en hareketli alanlarından biri olmuştur. Yerleşme tarihi boyunca irili ufaklı çok sayıda, güç gruplarının amansız mücadele alanı olan bu topraklar, günümüzde de bu özelliğini korumaktadır.

Söz konusu mücadelenin ana sebebi, Türkiye’nin yer aldığı toprakların yeryüzünde her ülkeye nasip olmayan elverişli jeopolitik konumudur. Türkiye, doğal güzellikleri ve tarihi varlığı, elverişli iklimi, yeryüzünde nadir olarak görülen flora ve fauna toplulukları, zengin yeraltı ve yerüstü kaynakları, etrafındaki denizler ve stratejik boğazları, su kaynakları ile her zaman dikkatleri üzerine çekmiştir.

Ayrıca mensup olduğu inancı paylaşan ülkelerin ve soy birliğinin bulunduğu Türk Dünyasını oluşturan devletlerin lideri konumunda olması siyasi yönden de gücüne güç katmaktadır.

 İdeal bir jeopolitik konumun hemen bütün şartlarını taşıma şansına sahip bir ülkenin, egemenlik arayışı içinde olan güçler tarafından rahat bırakılması mümkün değildir. Söz konusu jeopolitik konumu gereği boğazlardan geçip sıcak denizlere varmak isteyen etkin güçler tarafından yakından izlenmiştir.

Bu mümtaz coğrafyaya göz diken dünya egemenliği arayışındaki güçler, ülkeyi güçsüz bırakılıp kendilerine bağımlı olması için hiçbir fırsatı kaçırmamışlardır. Bu durum ülkeye zaman zaman büyük sıkıntılar yaşatmasına rağmen, bazen de büyük güçlerin çıkar çatışmasından dolayı önemini daha da artırmıştır.

Doğu Akdeniz’de egemenlik mücadelelerinin, Kafkasya’da Ermeni-Azeri çatışmalarının olduğu, Orta Doğu’da karışıklıkların devam ettiği günümüzde Türkiye’nin jeopolitik önemi artarak devam etmektedir. Bu çalışmada Türkiye’nin her devirde yadsınamayan ve giderek daha da artan jeopolitik konumuna bir kez daha dikkat çekilmektedir.